4


Zamanla herkesin sorunu vardır. Bu küçükken teneffüsün hemen bitmesi, 28 yaşındayken de kendini 48 yaşında falan hissetme şeklinde tezahür ediyor. Bir şekilde zamanla mücadele ediyorsun işte. Geçmişiyle ayrı, şimdiki zamanıyla ayrı, geleceğiyle de ayrı üstelik. Hepsi de tek başlarına boktan, bileşik şekilde çok daha boktan şeyler.

Ama bazen, zamanın ötesinde insanlara tanışıyorsun. Zamanın içinde gezebiliyorlar. Tıpkı Alex gibi. Klasik spor eğrisini bilirsiniz. Diyelim ki Şampiyonlar Ligi'ni 20 yıl önce kazanan takımla(Ajax) bu sezonun sıkıcı Fenerbahçesi karşılaştı: Fenerbahçe 5'e yatırır. Çünkü oyun daha çok hızlanmıştır, yeni taktik anlayışları gelişmiştir, bireysel atletizm farkı vardır vs.

Bu topraklara bunun istisnası Alex de Souza adında bir oyuncu geldi. Hızlı değildi, çabuk da değildi. Kafa topu alamazdı, sol ayağı iyiydi ama eşsiz falan da değildi. Türkiye'ye ondan daha değerli Ricardinho'sundan, Lincoln'üne kadar en az 10 oyuncu gelmiştir.

Ancak bu adam nasıl beceriyorsa her sene 25 gol, 15 asist yapıyordu. Takımını en az 81 kere ipten almışlığı vardır. Maç başına dana gibi 12000, 13000 metre koşulan bir rekabet ortamında fark (arada sırada mucize) yaratıyordu.

Çünkü Alex abim zamanın ötesine geçiş yapıyordu. Aslında geçmişin bir parçasıydı, ama şimdiki zamanın örüldüğü vakitlerde yaşıyordu. Bence bu da alternatif bir zaman makinesidir. 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

gidenlerin ve dönenlerin yolda karşılaştığı o kavşak

nane şekeri ve deniz feneri

insanın en iyi arkadaşı kendisidir.