Kayıtlar

Mart, 2016 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

10

Resim
Bilen bilir -bu kalıbın hastasıyım- The National isimli amerikalı bir indie grubu var. Varlıklarını geç farkedenler üyelerinden olduğum için ancak son 15-20 gündür kendileriyle haşır neşirim. Güzel şarkıları var. Yukarıdaki pozu, daha doğrusu ekran görüntüsünü 2014'te Sidney'de verdikleri bir konserden aldım. Konserin sonunda seyircilerle birlikte hep bir ağızdan şarkılarını söylüyorlar ve selamlarını verip gidiyorlar. Kırmızı daire içine aldığım elemanı ise tanımıyorum. Kendisine yakışmayan bıyıklarıyla İstanbul'u işgal ettikten sonra küstahça konuşan artist İngiliz subaylarına benzemekten başka vasfı var mı, herhangi bir fikrim yok. Mesele şu ki kırmızı daire içine aldığım bıyıklı elemanı olağanüstü derecede kıskanıyorum. Çünkü ülkesinde bombalar patlamıyor, otobüs durağında parçalanarak ölmek gibi herhangi bir endişesi yok. Annesinden "Bugün dışarı çıkmayın oğlum, sokaklar tehlikeli" tarzında cümleler duymuyor. Hayatını yaşayıp gidiyor işte.

9

Heat filmini seyretmiş her bireyde olduğu gibi benim de içimde iflah olmaz bir "masa başı sohbetçisi" var. Böyle, güçlü bir karakterle karşı karşıya oturacaksın ve kendinden çok az ödün vererek çatır çatır sohbet edeceksin. Doneler, akıl oyunları falan havalarda uçuşacak. Bütün cümlelerin %1000 anlam ihtiva edecek. Mecazlar bardaktan taşacak. Bomba gibi olacaksın ya özetle. Bu aralar canım yine Heat'teki Al Pacino ve Robert De Niro arasındaki meşhur kafe sahnesinde olduğu tarzda sohbetler çekiyordu. Paylaşacak kimseyi bulamayınca buraya yazmak istedim. Şimdi. Konumuzun adı Leonardo Di Caprio. Adamı artık hepimiz tanıyoruz değil mi? Oscar Boy. Ben de tanıyorum, hatta tuhaf ve absürt tesadüfler sonucu BAYA iyi tanıyorum. Basketbol Günlükleri'nden, özürlüyü oynadığı What's Eating Gilbert Grape'e ve tabi Inception'a, olmazsa olmaz Zindan Adası'na kadar 30 filmini seyrettim. Youtube'dan katıldığı programları izledim, Instagram'dan fotoğraflar