14




Henüz nasırlaşmamış, sadece nasırlanmaya yüz tutmuş parmaklarımı kokladım. Pamuksu ve sıcacık kokuyorlardı. Biraz da tuhaf. Sonra, o parmaklarımla 3 günlük sert sakallarımı kaşıdım. Bazen kafamda bazı şeyleri büyütürüm. Mecazsız. Bildiğiniz, kitabi anlamıyla büyütürüm. Mesela bezen suratımı büyütüp kocaman yapıyorum. Ama Güliver’in seyahatlerindeki devler ülkesi büyüklüğünde… Sonra da artık yüce ağaçlara dönmüş sakallarım arasında gezdiğimi düşünüyorum. Kim bilir? Belki de gerçekten öyledir. Biz, gerçekten büyük bir devin suratında yaşayan canlılarızdır. Sakallar ormanlar, burun sıra dağlar falandır mesela. Gözler de büyük göller. Olamaz mı?

Olamazsa bile olmasını istemez miyiz?

Bir insanın suratında yaşamak. İyi fikir. Üstelik öyle olduğu takdirde yalnızlığını, “dünyanın” suratsızlığına bağlayabilirsin.

Yorumlar

Avare Karınca dedi ki…
Sonucu çok güzel ve mahir bağlamışsınız. =)
miracsaral dedi ki…
@Avare Karınca: Teşekkür ederim efendim, sağolun :)

Bu blogdaki popüler yayınlar

gidenlerin ve dönenlerin yolda karşılaştığı o kavşak

nane şekeri ve deniz feneri

insanın en iyi arkadaşı kendisidir.